24 Şubat 2015 Salı

Kuğu-Gudbergur Bergsson

İzlandalı ödüllü yazar Gudbergur Bergsson'ın 9 yaşında bir kızın uçsuz bucaksız hayal dünyasını anlattığı Kuğu, büyükler arasında yapayalnız kalan küçük bir beyinin düşüncelerinin nerelere uzanabileceğinin de resmini çiziyor adeta.

Kuğu-Gudbergur Bergsson
Hırsızlık yaptığı için ailesi tarafından cezalandırılan ve evinden uzakta, bir çiftlikte yaz boyu çalışmaya gönderilen 9 yaşındaki kız, bir taraftan yabancıların arasında yalnızlıkla baş etmeye çalışırken diğer taraftan çiftliği, çiftliğin sahibi çiftçiyi, çiftçinin karısını, kızını ve ırgatı tanımaya çalışıyor. Kızın sığınabildiği tek yer ise, son derece güçlü olan hayal dünyası.

Aslında bu kitap hakkında tarafsız bir yazı yazmak için kendimi zorluyorum ama aslında gerçek düşüncelerim şöyle: Bir kere ben de bir kız evlat sahibiyim. 9 yaşında tırnak kadar çocuğun dağın başında, elin çiftçisiyle, ırgatıyla işi ne? Kaldı ki ırgat tam bir sapık bence ve resmen kızı kullanıyor. Ama zavallıcık doğal olarak bir şey bilmediğinden, ırgatın tüm o edepsiz tavırlarını son derece masumane yorumluyor. Ayrıca ne köymüş arkadaş, herkes mi uçkur düşkünü olur, hadi oldu, bunu festivale çevirmenin manası ne? Çocuğunu nereye gönderdiğine bir bak ama değil mi, ay çok sinirlendim!

Çocuklarla ilgili her türlü istismar -bu roman olsa dahi- bende uzun süreli üzüntü yarattığından, dünyanın bir yerinde tam da şu anda bir çocuğun gerçekten o şekilde zarar gördüğü hissi yakamı hiç bırakmadığından sevmedim bu romanı. Bunun gibi hiç bir romanı da sevmeyeceğim. Dünyanın tüm ödüllerini alsa da fark etmez!

10 Şubat 2015 Salı

Kan Gölü-Tess Gerritsen

Tess Gerritsen kitaplarını okumayalı uzun zaman olmuştu. Açıkçası okuduğum yazarları özlemeyi seviyorum. Yani piyasada bir anda onlarca kitabını gördüğüm yazardan bir süre uzaklaşmayı daha doğru buluyorum. Kan Gölü de işte o uzun araya bir es vermek için seçtiğim, okumayı özlediğim Tess Gerritsen klasiklerinden biri.

Kan Gölü-Tess Gerritsen

Doktor Claire, eşinin ölümünden sonra oğlu Noah'ın ergenlik problemlerine ve yasa dışı işlere karışmasına daha fazla tahammül edemez ve tebdili mekanda ferahlık vardır diyerek oğluyla beraber Locust Gölü kıyısında yer alan şirin bir kasabaya taşınır.. Annesinin kendisine danışmadan böyle büyük bir karar almasını kabul edemeyen Noah, annesinden giderek uzaklaşır ve Claire'in zamanla daha iyi olmasını beklediği  ilişkileri, tartışmalarla yıpranan ve giderek birbirine yabancılaşan bir anne-oğul ilişkisine dönüşür.

Claire sadece oğlunun sorunlarıyla değil, eski doktorlarına gönülden bağlı olan ve kendisini asla bir doktor olarak kabul etmeyen kasana halkının ön yargılarıyla da boğuşmaktadır. Taşınalı aylar olmuştur ve halen çok az hastası vardır. Bir gün Claire'in hastalarından bir çocuk bir katliam gerçekleştirir. Bu feci olay, kasabadaki gençler arasında virüs gibi yayılacak bir şiddet, kavga ve cinayetler silsilesinin başlamasına sebep olur .

Claire, kasabanın huzurunu kaçıran ve dahası oğlunu bile etkisi altına alan bu olayların sebebini araştırmaya başlar. İp uçları onu, kasabanın can damarı olan Locust Gölüne götürecektir. Ancak turizm gelirlerinden olmak istemeyen kasaba halkını gerçeklere inandırmak hiç de kolay olmayacaktır.

Tess Gerritsen'in romanlarında anlattığı hikayeler bir yana, doktor olması sebebiyle verdiği tıbbi bilgiler cidden enteresan ve sayesinde çok şey öğrendiğimi itiraf etmeliyim. Ellerine sağlık diyorum ve tıbbi gerilim seven herkese tavsiye ediyorum. Keyifli okumalar.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...